10 Ocak 2022

Türkiye’nin de Katıldığı Reklam Sektörünün En Büyük Küresel Araştırması Sonuçları Açıklandı Dünya Reklamverenler Federasyonu (WFA) liderliğinde Pazarlama İletişimi ve Reklam Sektörü için ilk defa yapılan küresel çaptaki çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık araştırması (The Global DEI Census), cinsiyet, yaş, aile bakım sorumluluğu, etnik köken ve engellilik hali ile ilgili temel sorunları ortaya koyuyor. Küresel olarak en yaygın ayrımcılık biçimleri yaş ve aile bakımı sorumluluğunu üstlenme olarak karşımıza çıkıyor. Pazarlama iletişimi ve reklam sektöründe kadınların ve etnik azınlıkların olumsuz deneyimleri, erkeklere ve etnik çoğunluğa göre daha fazla. Ancak yine de pazarlama, Çeşitlilik Eşitlik ve Kapsayıcılık açısından küresel olarak diğer birçok sektörden daha iyi performans gösteriyor. Pazarlama iletişimi ve reklam sektörünün Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık Araştırmasının ilk bulguları ile, aile bakım sorumluluğu, yaş ve cinsiyetin yanı sıra etnik köken ve engellilik durumu gibi konularda temel sorunlar belirlendi. Hem ülkeler hem de küresel bazda, yaşanan deneyimler ve sektör ortalaması arasında açık farklar tespit edildi. Örneğin, aidiyet duygusu, ayrımcılığa maruz kalma ve olumsuz/alçaltıcı davranışların varlığı hakkında sorular sorarak oluşturulan Kantar Kapsayıcılık Endeksi’nde erkekler %69, kadınlar ise %61 puan aldı. Bu farklara rağmen pazarlama sektörü, Kapsayıcılık Endeksi’nde ortalama %64 ile, Kantar tarafından analiz edilen diğer tüm sektörlerden daha iyi performans gösterdi, %60 ile bir sonraki en yüksek endeks puanına sahip olan Sağlık ve İlaç sektörünü geride bıraktı. Dünya Reklamverenler Federasyonu (WFA)’in, Kantar, Campaign, Cannes Lions, Advertising Week, The Effies, GWI ve sektör derneklerinin işbirliğiyle başlattığı pazarlama iletişimi ve reklamcılık sektörünün en büyük küresel araştırmasının sonuçları, Haziran-Temmuz 2021’de 27 ülkeden 10.000’den fazla yanıta dayanmaktadır ve yalnızca katılımcıların demografisi değil, aynı zamanda aidiyet duyguları, ayrımcılık deneyimleri de belirlenmiştir. Anket genelinde en yaygın ayrımcılık biçimi yaş ve aile bakım sorumluluğu olarak karşımıza çıkıyor; Ankete katılanların %27’si aile bakımı sorumluluğu konusunda şirketlerinin tüm çalışanlarına karşı adil olmadığını ve %27’si yaşla ilgili olarak şirketlerinin tüm çalışanlara eşit davranmadığını düşünüyor. Ankete katılanların %36’sı yaşın kişinin kariyerini engelleyebileceğini kabul ederken, kadınların %40’ı da aile bakımı sorumluluğunun, kişinin kariyerini engelleyebileceğini kabul ediyor. Bir diğer önemli bulgu ise; özellikle bazı ülkelerde sektöre yeni başlayanların, cinsiyetler arası ücret eşitsizliği olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin ABD’de %13, Kanada’da ise %20 oranlarında cinsiyetler arası ücret farkı olduğuna dair güçlü kanıtlar var. Neredeyse tüm ülkelerde, etnik azınlıkların “şirketlerine aidiyet duygusu” ile ilgili düşük skorlar gözlemleniyor. ABD’de ırk ayrımcılığına maruz kaldığını söyleyenlerin oranı %17, bazı ülkelerde ise ayrımcılığın ücret farklılığı ile yansıtıldığı ileri sürülüyor. Bununla birlikte, incelenen birçok ülkede, etnik azınlıklar veya yabancı uyruklulara, etnik çoğunluktan daha fazla ücret ödendiğine dair söylemler de mevcut. Küresel raporu detaylı olarak incelemek ve indirmek için WFA web sitesine buradan giriş yapabilirsiniz.  Araştırmanın Türkiye Bölümü Hakkında Önemli Veriler; Türkiye Pazarlama iletişimi ve reklam sektörü, aidiyet duygusu, ayrımcılığa maruz kalma ve olumsuz/alçaltıcı davranışların varlığı hakkında sorular sorarak oluşturulan Kantar Kapsayıcılık Endeksi’nde %60 oran ile küresel ortalamaya (%64) çok yakın ve iyi bir seviyede bulunuyor. Ankete katılan kadın çalışanların şirketlerine aidiyet duygusu %62 ile, erkek çalışanlardan (%58) daha yüksek. Katılımcıların geneli, şirketlerinin çeşitlilik ve kapsayıcılık konusunda yeterince aktif olmadığını düşünüyor; Küresel ortalama %60, buna karşın Türkiye ortalaması %45 seviyesinde kalıyor. Anketi yanıtlayan erkeklerin %34’ü, şirketlerindeki kapsayıcılık veya çeşitlilik eksikliğine bağlı olarak ve böyle bir duruma maruz kalmaları halinde, kuruluşlarından ayrılma olasılıklarının yüksek olacağını belirtiyor, kadın katılımcılarda ise bu oran %14. Kadın çalışanların %4’ü cinsiyetlerinden dolayı ayrımcılığa uğradığını düşünüyor. Ankete katılanlarda, yaşın hem eşitsizliğe hem de kariyer engeline yol açabileceğine dair güçlü bir inanç var ve erkekler bu görüşü kadınlardan daha fazla benimsiyor. Engelli çalışanların %23’ü, bu kimliklerinden dolayı kariyerlerinde ilerleme konusunda zorluklar yaşadığını belirtirken, %40 seviyesinde olan kurumlarına aidiyet duygularının, genel ortalamadan (%61) dikkat çekici şekilde düşük olduğu gözleniyor. Anketi yanıtlayanların %33’ü, şirketlerinin yaşlarından bağımsız olarak çalışanlarına eşit davrandığını düşünmüyor. Katılımcıların %36’sı, yaşın şirketlerinde kariyerlerini engelleyici bir durum olduğunu düşünüyor. Yaşa bağlı eşitsizlik algısı en çok genç çalışanlarda görülürken, kariyer engeli ise yaşlı çalışanlar tarafından daha sık algılanmakta. Aile bakımından sorumlu olma ile ilgili sonuçlara bakıldığında, güçlü bir eşitsizlik algısı var ve bu görüş özellikle kadınlar tarafından benimsenmekte. Ankete yanıt verenlerin %29’u aile bakımından sorumlu olmanın, şirketlerindeki kariyerlerini engelleyebileceğine inanıyor. Kadın katılımcıların %37’si şirketlerinin, bu konuda tüm çalışanlara eşit davrandığına inanmıyor ve bu durumun kariyerlerini engelleyeceğini düşünüyor. Türkiye Anket Verileri Demografik Bilgileri; Anketi yanıtlayan kişi sayısı: 307 (%32 Reklamveren, %42 Kreatif ve Medya Ajansı çalışanları, %26 Diğer pazarlama ve reklam sektörü çalışanı) Cinsiyet: % 62 Kadın – %38 Erkek Engelli katılımcı oranı: %6 Raporun orijinali İngilizce olarak hazırlanmıştır, detaylı olarak bu linkten incelenebilir.